
Yapılaşma sürecinde yasal çerçeveyi belirleyen en temel düzenlemelerden biri, 3194 Sayılı İmar Kanunu oluyor. Bu kanun, Türkiye genelinde tüm yapıların planlama, ruhsatlandırma ve kullanım esaslarını belirliyor. Betonarme yapılar kadar çelik taşıyıcılı yapılar da bu kanuna tabi tutuluyor. Bu noktada çelik yapılarda imar uygulamaları dikkatle ele alınıyor.
Çelik yapılar, hızlı üretim, hafiflik ve dayanıklılık avantajı nedeniyle giderek daha fazla tercih ediliyor. Ancak her yapı sistemi gibi çelik yapılar da belirli planlama kurallarına uymak zorunda kalıyor. Ruhsat aşamasından iskan alımına kadar olan süreçte, İmar Kanunu’nun belirlediği yükümlülükler birebir uygulanıyor. Bu kapsamda yapı kullanımı, kat adedi, çekme mesafeleri ve yapı yüksekliği gibi pek çok kriter devreye giriyor.
Çelik yapılarda imar süreci yalnızca projelendirme aşamasını değil, denetim ve uygulamayı da kapsıyor. Belediyeler, yapı sistemine bakmaksızın, tüm projeleri aynı mevzuata göre inceliyor. Yapının çelik taşıyıcılı olması, yönetmeliklerden muafiyet sağlamıyor. Bu nedenle projeye başlamadan önce ilgili hükümlerin dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor.
Bu çerçevede 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun çelik yapılar üzerindeki etkisi, yapı sahipleri ve mühendisler için belirleyici bir konumda yer alıyor.
3194 Sayılı İmar Kanunu’na Göre Çelik Yapıların Durumu Nedir?
Türkiye’de yapılaşma sürecini düzenleyen en temel yasal metin olan 3194 Sayılı İmar Kanunu, tüm yapı türlerini kapsayan hükümler içeriyor. Betonarme, ahşap ya da çelik taşıyıcılı yapılarda herhangi bir ayrıcalık tanınmıyor. Bu nedenle çelik yapılarda imar süreci, aynı yasal yükümlülüklere tabidir. Yapının taşıyıcı sistemi farklı olsa da, kanun açısından planlama, ruhsatlandırma ve kullanım koşulları değişmiyor.
İmar Kanunu’na göre bir yapının inşa edilebilmesi için öncelikle imar planında yapılaşmaya açık bir alanda yer alması gerekiyor. Parselin kullanım amacı, yapı emsali, maksimum kat sayısı ve çekme mesafeleri gibi kriterler, plan hükümlerine göre belirleniyor. Bu kurallar çelik yapılar için de birebir geçerli oluyor. Taşıyıcı sistemin çelik olması, imar izni alınması sürecini değiştirmiyor.
Ruhsat başvurusunda mimari, statik, elektrik ve mekanik projeler eksiksiz şekilde sunuluyor. Statik projelerde çelik yapı elemanları detaylı biçimde hesaplanıyor. Ancak bu hesapların doğruluğu, imar mevzuatının sağladığı sınırlar içinde değerlendiriliyor. Dolayısıyla yapı güvenliği kadar plan bütünlüğü de önem taşıyor.
Belediyeler veya ilgili idareler, çelik yapılarda imar uygulamalarını denetlerken yapı kullanımı, yükseklik sınırı, oturum alanı ve yangın güvenliği gibi unsurları esas alıyor. Ayrıca yapı denetim sistemine kayıt zorunluluğu da çelik yapılar için geçerli oluyor. Denetim firmaları, çelik taşıyıcılı sistemlerin yönetmeliğe uygunluğunu kontrol ederek rapor düzenliyor.
3194 Sayılı İmar Kanunu, çelik yapılarda imar uygulamalarında ayrı bir kategori tanımlamıyor. Tüm yapı türlerinde olduğu gibi, proje hazırlanması, ruhsatlandırma, denetim ve iskan süreçleri yasal çerçevede yürütülüyor. Yapı sistemi ne olursa olsun, kanuna ve ilgili yönetmeliklere tam uyum sağlamak gerekiyor.